Muammer Kaddafi 1942’de Sirte’de
doğdu. 1963’te Libya Üniversitesi Tarih bölümünü bitirip, Bingazi Askeri Akademisine
girdi. Mezuniyetinin ardından 1966’da İngiltere’ye askeri eğitim almaya gitti.
1959’da “Özgür subaylar hareketi”
adlı gizli bir örgütün faaliyetlerinin içinde bulunmaya başladı. 1969 yılının başlarında
yüzbaşılığa yükseldi. Libya Kralı Muhammed İdris el Sunusi’yi Türkiye’de tedavi
görürken 1 Eylül 1969 yılında darbe yaparak tahtından indirdi. Darbe yaptığında
henüz 27 yaşındaydı ve kurulan yeni rejimin Cumhuriyet olduğunu söylese de
aslında onun kafasında ki yönetim, Muammer Kaddafi diktatörlüğüydü.
Darbenin ardından Devrim Komuta
Konseyi’nin yönetimini de eline geçiren Muammer Kaddafi’nin önünde artık hiçbir
güç durmayacaktı.
Sosyalizm ve Arap
milliyetçiliğini kaynaştırarak “Yeşil Kitap” adlı eserde Libya’nın resmi
ideolojisini 30 farklı dile çevirterek ortaya koydu.
Kaddafi 1970’den sonra iktidarını
sağlama aldı, sonrasında İngiliz üstlerini kapattırdı. Petrol şirketlerini
millileştirdi. İngiliz askerlerini, İtalyan ve Yahudi azınlıklarını ülkeden
çıkardı.
1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı
sırasında Amerika’nın Türkiye’ye uyguladığı ambargoyu hiçe sayarak, Türkiye’ye
dört uçak dolusu askeri mühimmat yardımında bulundu.
Libya’yı finansal borç sisteminin
dışına çıkardı. Merkez Bankası temelli uluslararası bankacılığı ülkesinde fesh
etti. Libya küresel finans güçlerine bağlı olmadan kendi parasını basıyor,
petrol geliri ile bu parayı sağlama alıyor ve tek kuruş borçlanmadan bütün
yatırımlar ülkeye yapılırken, Libya gelişiyordu. Halk ucuz ev alıp, ucuz benzin
kullanıyor ve köylere dahi asfalt yollar yapılıyordu.
Petrol satışı yapan ülkelere Dolar ve Euro yerine altınla satış
yapmalarını ve Afrika’da ortak para birimi olarak Altın’ın kullanılması
gerektiğini duyurduğunda film koptu, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ABD’nin
kurduğu oyunu Libya’da oynamanın zamanı gelmişti.
Arap Bahar’ı protestoları
Libya’ya sıçradı, 16 Şubat 2011’de Bingazi’de başlayan ufak gösterileri Muammer
Kaddafi önemsemiyor, Libya halkının kendisine sadakatle bağlı olduğunu
düşünüyordu. Fakat bu olay düşündüğü kadar basit değildi, aylar öncesinden
küresel güçlerin ajanları Libya’ya girmiş ortamı hazırlamışlardı. Birde üstüne
Batı dünyasının, yalan haberleri eklenince Protestoların daha ilk günlerinde
Muammer Kaddafi devrilmiş gibi gösterilmişti. Muhalif kanat bu haberlerden güç
alarak protestoların şiddetini arttırmıştı.
21 Şubat 2011’de Bingazi ele
geçirildi. Kaddafi hala durumu kontrol altına alacağını düşünüyordu, fakat küresel
güçler devreye girdi ve 19 Mart 2011’de Fransa’nın başını çektiği koalisyon
Libya’yı bombalamaya başladı. Bir yanda küresel güçler diğer yanda İsyancı
vatandaşlarıyla mücadele eden Kaddafi, 21 Ağustos 2011’de Trablus’un düşmesiyle
doğum yeri olan Sirte’ye kaçtı.
Sirte’de ülke dışına kaçması
gerektiğini söyleyenlere şiddetle karşı çıkıyor, doğduğu topraklarda öleceğini
söylüyordu. Bu sırada 18 Ekim 2011 tarihinde ABD Dışişleri Bakanı bayan Clinton
Libya’yı ziyaret ederken “ABD eski diktatör Muammer Kaddafi’yi ölü görmek
ister. Umarız kısa zamanda yakalanır veya öldürülür ki ondan artık korkmak
zorunda kalmazsınız” diyerek Muammer Kaddafi’nin ölüm emrini verdi.
Kaddafi, 19 Ekim 2011’de uydu
telefonu ile ülkenin güneyindeki taraftarlarını arayarak direnişe destek için
12 bin gönüllü istediği sırada, NATO güçleri tarafından yeri tespit edildi.
Konvoyu yola koyulduktan yarım saat sonra, ABD ve Fransız uçakları tarafından
atılan bombalarla dağıtıldı. Muammer Kaddafi arabasından çıkıp bir tünel içine
gizlenmek istese de isyancılar tarafından fark edilerek, önce vuruldu sonra ölü
bedeni yerlerde sürüklenerek linç edildi.
Muhteşem saraylarının, ziyaret
ettiği ülkelerin en lüks otellerinin bahçelerine kurdurduğu çadırların dönemi çok
eskilerde kalmış, birde üstüne üstlük şahsi servetinin 40 milyar dolarına
koalisyon güçleri el koymuştu. Diğer tarafa hiçbir şey götüremedi. Geriye
sadece Linç edilirken “Yazıklar olsun size, siz hiç merhamet bilmez misiniz?”
dediği sözleri kaldı.
BLOGGER YORUMLARI
FACEBOOK YORUMLARI